00903122138435 info@tzd.org.tr

ARAKLIDA YAŞANAN BİR ÇEVRE FELAKETİDİR Konulu Basın Açıklaması (20.06.2019)

20.06.2019

ARAKLI’DA YAŞANAN BİR ÇEVRE FELAKETİDİR!

Trabzon/Araklı’da gerçekleşen sel felaketi haberi ile sarsıldı… Alınan bilgiler olayın Araklı ilçesinin Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde gerçekleşen sağanak yağışa bağlı olarak meydana gelen heyelan sonucu Karadere’nin taşarak önüne çekilen toprak ve balçık seti yıkmasıyla başladığını, bunun sonucunda da dere üzerine kurulan hidroelektrik santralinin (HES) havuzunun patlamasıyla insan kayıplarını da içeren büyük bir zararın meydana geldiğini göstermektedir.

Olay, ister heyelan ister HES tarafından tetiklenmiş olsun, gerçek şudur: Araklı’da bir çevre felaketi yaşanmıştır ve bu felaketin en büyük sorumlusu çevreyi ormansızlaştıran, her akarsuyun üzerine birden fazla HES kurarak dere yataklarını tahrip eden uygulamalardır.

Bu olayın ve benzerlerinin doğal bir yönü vardır, ancak doğal olmayan yönü aslında olağan sayılabilecek yağışların olağanüstü zararlara yol açmış olmasıdır.

Örneğin Araklı olayından hemen önce Yozgat merkeze bağlı Lök, Topçu ve Gökçekışla köyünde dolu ve sağanak sonucu oluşan selin getirdiği kütükler ve devrilen ağaçlar nedeniyle Yozgat- Boğazlıyan kara yolu kısa süre ulaşıma kapanmış, sel nedeniyle köyde 5 evin avlu duvarı, 2 ahır ve 1 tandır evi yıkılmış, 3 köprü de kullanılamaz hale gelmiştir. Yaklaşık 15 bin dekar buğday ve arpa, 15 bin dekar da nohut ve yeşil mercimek alanında büyük zarar vardır.

Kırşehir’de meydana gelen sel felaketi sonucu Merkeze bağlı 8 köyde 56 bin, Kaman’da 7 köyde 45 bin, Çiçekdağı’da 23 köyde 167 bin, Mucur’da 26 köyde 103 bin, Boztepe’de 14 köyde 51 bin, Akpınar’da ise 8 köyde 48 bin dekar olmak üzere 470 Bin dekar tarım arazisi zarar görmüştür. Bu arazilerde ekili buğday, arpa, nohut, şeker pancarı, ayçiçeği, mercimek, yulaf ürünleri tahrip olmuştur.

Kırıkkale/ Keskin ilçesindeki sel, tarım arazilerinde ve bahçelerde büyük hasar yaratmıştır. Ağrı ili Merkeze bağlı 4 köyde 17 Haziran’da sel felaketiyle 10 bin dekar tarım arazilerinde hasarlar oluşmuştur. Ayrıca Aydın/Efeler ilçesine bağlı Yukarı Kayacık mahallesinde hasat zamanı ve ihraç ürünü 600 ton rekolte beklenen kiraz kısa süreli iri dolu afeti nedeniyle büyük hasarlar oluşmuştur. Bu ilimizde zararın % 80’ne ulaştığını yapılan hasat tespit çalışmalarında çoğu üreticilerin sigorta kapsamında olmadığı bilgilerine ulaşılmıştır. Aydın/Efeler de meyvecilik yapan çiftçilerimiz yaralarının sarılmasını beklemektedir. Zarar gören alanlarda sigortalılık oranı yüzde 10 ile 15 arasındadır. Yani ortada üreticiyi ve halkı mağdur eden büyük bir zarar söz konusudur.

YAĞIŞLAR AZALIYOR SELLER VE ZARAR ARTIYOR

Benzer olaylar bu yılın başından bu yana bir çok bölgede yaşanmaktadır. Bunun sonucunda bir çok tarım ürününde rekolte düşüşleri meydana gelmiştir.

Peki, bu yıl yağışlarda olağanüstü bir artış mı olmuştur?.. Tam aksine, bu yıl yağışlar geçen yıla göre hemen tüm bölgelerimizde önemli ölçüde azalmıştır. Bu durumu Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2019 Haziran ayında yayınlanan ve Mayıs ayı yağış durumunu ortaya koyan raporundan da görebiliriz.

Rapora göre, yağışlar ülke genelinde normalin ve geçen yıl ortalamasının altında gerçekleşmiştir. Türkiye genelinde mayıs ayı yağış ortalaması 35.4 mm’dir. Oysa normali 49.3 mm’dir ve geçen yıl yağış ortalaması 88.6 mm olmuştur. Yağışlarda normale göre %28 ve geçen yıla göre %60 azalma vardır.

Bölgelere göre 2019 Mayıs ayı alansal yağış raporuna baktığımızda durum şöyledir:

Karadeniz Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 65.0 mm, normali 59.2 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 95.3 mm’dir. Yağışlar normaline göre %10 artma, geçen yıl yağışlarına göre %32 azalma vardır.

Marmara Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 40.8 mm, normali 39.6 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 66.9 mm’dir. Yağışlar normaline göre %3 artmış, geçen yıl yağışlarına göre %39 azalmıştır.

Ege Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 23.6 mm, normali 36.7 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 75.5 mm’dir. Yağışlar normaline göre %36, geçen yıl yağışlarına göre %69 azalma göstermiş, Bölge son 10 yılın en düşük yağışını almıştır.

Akdeniz Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 13.2 mm, normali 39.8 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 61.0 mm’dir. Yağışlar normaline göre %67 ve geçen yıl yağışlarına göre %78 azalma vardır. Bölge son 20 yılın en düşük yağışını almıştır.

İç Anadolu Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 24.5 mm, normali 48.1 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 83.5 mm’dir. Yağışlar normaline göre %49 azalma ve geçen yıl yağışlarına göre %71 azalma göstermiştir. Bölge son 20 yılın en düşük yağışını almıştır.

Doğu Anadolu Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 43.2 mm, normali 65.0 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 114.4 mm’dir. Yağışlar normaline göre %34 ve geçen yıl yağışlarına göre %62 azalma göstermiştir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Bölgenin mayıs ayı yağış ortalaması 29.3 mm, normali 36.5 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 107.3 mm’dir. Yağışlar normaline göre %20 ve geçen yıl yağışlarına göre %73 azalma göstermiştir.

Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin güneydoğu ve doğu bölgelerinde % 20-40 arasında, iç ve batı bölgelerinde ise % 40’ı aşan oranlarda yağış azalması öngörülmektedir.  Bu kapsamda, tarım ve mera alanları ile orman alanlarının korunması iklim değişikliği ile uyum açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu tablo şu gerçeği ortaya koymaktadır:

Yağışlar aslında artmayıp azalmakta, ancak verdikleri zarar artmaktadır.

DOĞA KORUMA ÖNLEMLERİ İŞLEMİYOR

Bunun nedenlerini genel ve özel olarak ikiye ayırabiliriz:

Genelde, tüm dünyada yaşanan küresel ısınma sonucu iklim olayları dengesizleşmekte, iklimsel değişimlere bağlı olarak doğal felaketlerin sayısı artmaktadır. Bunun en açık örneklerinden biri son yıllarda ülkemizde sıklıkla görülmeye başlanan hortum olaylarıdır.

Özelde ise yaşanan bu gelişmeler karşısında doğayı koruma önlemlerini sıkılaştırmak yerine tam aksi yönde uygulamaların artmasıdır. Özellikle ormanların mermer ocakları ve madenler başta olmak üzere sınai faaliyetlere açılarak yok edilmesi, dere yataklarının aynı mantıkla HES’lerle tahrip edilmesi, ormanlar ve akarsular arasında binlerce yıl boyunca kurulmuş olan dengelerin bozulmasıdır.

Bu durum daha sıkı önlemler alınmasını gerektirirken tam tersine ülkemizde çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde yıkıcı etkileri olabilecek projelerin olumsuz etkilerini azaltmak ya da durdurmak amacıyla getirilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygulaması giderek anlamını yitirmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın resmi verilerine göre ÇED Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1993 ile 2017 yılları arasında 57.658 projeye ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmiştir. Bu kararların yüzde 49’u petrol-maden, yüzde 12’si sanayi, yüzde 9’u atık-kimya, yüzde 7’si turizm konut, yüzde 6’sı enerji projeleri ile ilgilidir.

Çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri nedeniyle gerçekleştirilmesinde sakınca görülen proje sayısı ise sadece 49 olmuştur.

2012-2016 yılları arasında, orman alanlarında madencilik, petrol arama gibi faaliyetler için verilen izinlerin sayısı  %19 oranında artmış, toplam 30.037 adet izin ile 189.315 hektar orman alanı bu faaliyetlere tahsis edilmiştir.

Son günlerde yaşanan felaketlere bu gerçekler ışığında bakmaz ve gerekli önlemleri hemen almaya başlamazsak, bu tür felaketlerle önümüzdeki yıllarda daha sık karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

Araklı başta olmak üzere muhtelif illerimizde yaşamını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyor, zarara uğrayan çiftçilerimize de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

 

       TZD Basın Bürosu                                Hüseyin DEMİRTAŞ

                                                                    Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD)         

                                                                                      Genel Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir